Sosyal Medya

Güncel

İlham kaynakları ise Donald Trump’ın zaferiydi

Batı dünyasında sağ popülizmin yükselişi, uzun süredir dünyayı endişelendiren konulardan biri.



Ä°ngiltere’de geçen haziran ayında yapılan referandumdan çıkan Avrupa BirliÄŸi’nden ayrılma (Brexit) kararı ve ABD’deki baÅŸkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanması, saÄŸ popülizmin iki büyük zaferi olarak görülüyor. Kıta Avrupası bu yıl birçok ülkede yapılacak seçimlere hazırlanırken, aşırı saÄŸ hareketler, Brexit ve Trump rüzgarı arkalarına alarak oylarını yükseltmenin hesaplarını yapıyor. Bu ortamda, Avrupa’nın aşırı saÄŸ partileri ilk kez bir araya geldi. Ortak kongre olarak düzenlenen etkinlikte, ev sahibi Almanya için Alternatif (AfD) hareketinin lideri Frauke Petry ve Avrupa Parlamentosu’ndaki milletvekli Marcus Pretzell’in yanısıra Fransa’dan Ulusal Cephe (FN) lideri ve cumhurbaÅŸkanlığı adayı Marine Le Pen, Hollanda’dan Özgürlük Partisi (PVV) lideri ve milletvekili Geert Wilders, Avusturya’dan Özgürlük Partisi (FPÖ) Genel Sekreteri Harald Vilimsky, Ä°talya’dan Kuzey Ligi lideri Matteo Salvini hazır bulundu. Sözkonusu partiler, Avrupa Parlamentosu’nda da Özgürlükler ve Uluslar Avrupası (ENF) grubu çatısı altında yer alıyor. Bu hareketlerin ortak noktaları, göçmenlere, Müslümanlara ve AB’ye karşı olmaları.
 
Liderlerin konuÅŸmalarından çıkan ortak mesaj, AB’nin miadını doldurduÄŸu ve ulus devletlerin hakim olduÄŸu bir ‘yeni Avrupa’nın inÅŸa edileceÄŸiydi. Trump ve Brexit’in baÅŸarısı ise bunun habercisi olarak görülüyordu. “AB’nin öldüğünü, ancak henüz bunu bilmediÄŸini” savunan Marine Le Pen, “Tüm branÅŸlarda baÅŸarısızlığa uÄŸradı. Ekonomik büyüme oldukça yavaÅŸ. Ä°ÅŸsizlik ve yoksulluk çok yüksek. Güvenlik konusunda AB kendi sınırlarını korumaktan aciz terörizme bile bizi karşı koruyamıyor” diyor, Avrupalı siyasi elitlerin ‘kültürel kapistülasyonlar’ verdiÄŸini öne sürüyordu. Geert Wilders de “Kültürü, kimliÄŸi ve medeniyetinin arkasında duran bir Almanya’ya ihtiyacımız var” diyerek ‘tehdit altında’ olan Avrupa uygarlığına sahip çıkma çaÄŸrısı yapıyordu. AfD lideri Frauke Petry’nin konuÅŸmasında ise ‘ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı’ öne çıkıyordu: “Yüzyıllara dayanan tecrübemiz geleceÄŸin ulus devletler tarafından ÅŸekillendirileceÄŸini gösteriyor. Avrupa’daki farklı kültürleri çeÅŸitliliÄŸin bir parçası olarak gören bizler bunun ancak ulus devletler yoluyla güçlendirilebileceÄŸini biliyoruz.”
 
Bu manzara, Avrupa’da bir yandan faÅŸizmin yükseldiÄŸi, diÄŸer yandan Sovyetler BirliÄŸi’nin etkisiyle sosyalizmin yaygınlaÅŸtığı iki dünya savaşı arasındaki dönemi hatırlatıyor. O dönemde dünyanın çeÅŸitli bölgelerindeki komünist partiler, Sovyetler BirliÄŸi tarafından kurulan ‘Komintern’ adlı örgütün çatısı altında bir araya geliyordu. Almanya’da Adolf Hitler’in Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi, Ä°talya’da Benito Mussolini’nin FaÅŸist Partisi ve Ä°spanya’da ise Primo de Rivera’nın Falanjist hareketi arasında, Ä°spanya İç Savaşı ve Ä°kinci Dünya Savaşı’nda ittifaklar yapılmıştı. Koblenz’deki ortak kongrenin, birleÅŸik bir cepheye dönüşüp dönüşmeyeceÄŸini, Avrupa’da yükselen popülizmin bir ‘faÅŸist enternasyonel’ doÄŸurup doÄŸrumayacağını ise zaman gösterecek. Ancak ÅŸu an açık olan, bu kongeye katılan bütün partilerin, ülkelerinde bu yıl yapılacak seçimlere güçlü bir ÅŸekilde hazırlandığı.
 
‘MERKEL TERÖRÄ°STLE SELFÄ°E ÇEKTÄ°RDÄ°’
Batı dünyasında yükselen aşırı saÄŸ, anaakım medya kuruluÅŸlarından destek almıyor. Bu eksiÄŸi ise baÅŸka yollarla kapatıyor: Sosyal medya üzerinden yayılan yalan haberler. Özellike ABD’de geçen kasım ayında yapılan baÅŸkanlık seçimlerinde, Donald Trump’ın rakibi Hillary Clinton hakkında, çocuk istismarı iddialarını da içeren ancak hiçbir kanıta sahip olmayan birçok haber yayılmıştı. Yalan haberlerin yeni hedefi ise Almanya BaÅŸbakanı Angela Merkel. Ãœlkede eylül ayında yapılacak genel seçimler öncesinde, Merkel’le ilgili çıkan yalan haberlerin sayısında da büyük artış gözlendiÄŸi belirtildi. Alman DPA ajansının, bir AB kaynağına dayandırarak verdiÄŸi habere göre, sözkonu karalama kampanyası “Merkel’in Paris ve Brüksel saldırganlarıyla selfie çektirdiÄŸi” iddalarını da içeriyor. AB bünyesinde konuyu araÅŸtırmak üzere kurulan birimin, iki bin 500 adet dezenformasyon amaçlı haber tespit ettiÄŸi belirtiliyor. Haberlerin ortak konuları ise AB ve Merkel karşıtlığı.
 
ORTAK DEÄžER ‘IRK’ DEĞİL, BATILI OLMAK
Avrupa’da özellikle son iki yılda yükseliÅŸe geçen aşırı saÄŸ oluÅŸumlar, 1930’lardaki benzer hareketlerin aksine bir ırkın diÄŸerlerinden üstünlüğü fikrini benimsemiyor. ÖrneÄŸin Adolf Hitler dönemindeki Almanya ve Benito Mussolini’nin Ä°talyası’nda ırkçılık çok önemseniyor, üstün ırk yaratmak için devlet tarafından ‘bilimsel’ programlar uygulanıyordu. Bugünkü aşırı saÄŸ hareketlerde ise ırk vurgusunun geride kaldığı, ‘batılılık’ kavramının öne çıktığı görülüyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.